27 Nisan 2018 Cuma

Araç Değer Kaybı Hakkında Bilmeniz Gerekenler?

Trafik kazaları sonucu hasar gören araçlar, eski halinden farksız olacak şekilde onarılsa dahi TRAMER kayıtlarına hasarlı araç olarak geçecek ve değer kaybı yaşayacaktır. Bu bir nevi, taşıtın orijinalliğinden değer yitirmesi olarak da tanımlanabilir. Araç değer kaybının hesaplanması ve doğru hamlelerin izlenmesiyle uğranılan maddi zararın üstesinden gelmek ise kusursuz araç malikleri için mümkün!

Araç Değer Kaybı Nedir?
"Araçlarda değer kaybı nedir?" sorusu, bugün kaza yapan birçok sürücünün karşısına çıkmaktadır. Araç değer kaybı, meydana gelen bir kaza sonrası onarılan aracın ikinci el piyasa fiyatına göre değer kaybetmesidir. Kazanın ardından tamir edilen aracın onarımı her ne kadar kusursuz olsa dahi, arabanın satış fiyatı kaza öncesi belirlenen satış fiyatından her halükarda daha düşük olacaktır.

Araçlarda Değer Kaybı Nasıl Olur?
Araç kazaları sonrası birçok sürücü arabasını tamir ettirdikten sonra satmaya eğilim gösterir. Bu tarz durumların yaşanması sonucu aracın ikinci el satış fiyatında düşüş olduğunu gözlemleyen araç sahiplerinin çokluğu, araçlarda değer kaybı sorununda bilincin artmasına vesile olmuştur. Kaza yaparak hasar gören bir araç, onarıldıktan sonra hasarın derecesine göre değer kaybı yaşar. Değer kaybını karşılayacak taraf ise, kazada tamamen kusurlu ya da diğer sürücüye nazaran daha kusurlu olan taraftır.

Değer Kaybı Hakları Nelerdir?
Araç sahibi olarak kazanın ardından hasar gören aracınızı orijinal parçalarla tamir ettirseniz dahi, arabanız kayıtlara kusurlu araç olarak geçecektir. Ancak kaza esnasında kusursuz taraf olmanıza ve arabanızı sorunsuz bir şekilde tamir ettirmenize rağmen, aracınızın değer kaybı yaşamasından dolayı zararlı çıkmanız boyun eğmeniz gereken bir durum değildir. “Bu durumda ne yapmalı” diye merak eden sürücülerin haklarını bilmesi, en az zararla değer kaybı sorununu atlatmasına olanak tanır. Tamamen kusursuz araç sahibi, kusurlu araç sahibinden ya da ruhsat sahibinden değer kaybını karşılaması için mahkeme yoluyla hak talep edebilir.

Kusursuz sürücünün sahip olduğu diğer bir hak ise zararını karşılamak amacıyla sigorta şirketine başvurmaktır. Ancak zararlı çıkan taraflar, kaza gerçekleştikten sonraki 2 sene içerisinde trafik sigortasından faydalanmak amacıyla sigorta şirketlerine başvurabileceklerini bilmelidirler. Bazı sigorta şirketlerinin sunduğu kasko hizmeti araç değer kaybını karşılamasa da, sigorta şirketi ile hazırlanacak poliçeye değer kaybı güvencesi dahil edilebilmekte ve zarar sigorta şirketince ödenebilmektedir.

Sigorta şirketleriyle gidilebilecek ikinci çözüm ise zorunlu trafik sigortasıdır; araç sigortası güvencesine giren değer kaybı bu şekilde de sigorta şirketlerince karşılanabilir. Ancak zararı karşılamak için bazı şirketler bilirkişi raporunu esas alırken, bazıları ise önce dava açılmasını isteyebilmektedir. 

15 Nisan 2018 Pazar

Mirasın Hükmen Reddi Davası?

Mirasın reddi, diğer bir deyişle reddi miras  miras bırakanın ölümü sonrası yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesidir.

Miras hukukunda geçerli olan külli halefiyet ilkesince, yasal ve atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazanmaktadırlar. Mirasçılık sıfatı kazanıldığında artık miras bırakanın borçlarından yalnız tereke ile değil kendi şahsi mal varlıklarıyla da sorumlu hale gelmektedir.

Miras, miras bırakanın ölümü ile mirasçılara derhal ve kanunen geçer (Medeni Kanun 599). Bunun için kural olarak mirasçıların herhangi bir irade açıklamasında bulunmalarına gerek yoktur. Külli halefiyet ilkesi sonucu miras bir bütün olarak ve kendiliğinden mirasçılara geçmektedir. Miras bırakanın alacak ve borçları da mirasçılara geçer ve mirasçılar bundan sadece tereke ile değil kendi kişisel mal varlıkları ile de sorumlu olurlar.

Miras bırakanın bu şekilde borca batık olduğu durumlarda mirasçıların bundan sorumlu olmaması için  “mirasın reddi” müessesi bulunmaktadır.

Mirasın reddi hakkına sadece yasal ve atanmış mirasçılar sahiptir. Mirasın reddi ancak mirasın intikalinden sonra mümkün olur. Miras bırakanın ölümü üzerine miras kendiliğinden mirasçılara geçeceğinden ancak bundan sonra miras reddedilebilecektir. Miras bırakan ölmeden red hakkı doğmaz. Miras bırakan ölmeden önce ancak mirastan feragat sözleşmesi yapılması ya da miras hakkının temliki ile mümkün olur. 

Miras Hukuku’na göre miras bırakanın vefatının ardından mirasın reddi 3 aylık yasal süre içerisinde yapılmalıdır. Mirasın reddi 3 ay içerisinde yapılmaması durumunda ise mirasçılar mirası kabul etmiş sayılacaktır. Fakat mirasın borca batık olduğu anlaşılırsa mirasın hükmen reddi söz konusu olabilmektedir.

Mirasın Hükmen Reddi Nedir?
Medeni Kanunun 605. Maddesi mirasın hükmen reddi ile ilgili hükmü içermektedir. Söz konusu kanuna göre miras bırakan kişinin borca batıklığı açıkça belli veya resmien tespit edilmiş ise miras otomatik olarak reddedilmiş olacaktır. Yani yasaya göre mirasın hükmen reddi herhangi bir süreye bağlanmamıştır. Mirasın hükmen reddi koşulu miras bırakan kişi (muris) vefat ettiğinde bu kişinin borçlarının tüm alacak ve malvarlığından fazla olması gerekir. Diğer bir değişle miras bırakan kişinin ölüm tarihinde terekedeki pasiflerin aktiflerden fazla olması durumunda, borca batıklık söz konusu olacağından mirasın hükmen reddi ortaya çıkar. Murisin bıraktığı mirasın borca batık olduğunun resmen tespit edilmiş olması veya tespit edilebilir olması gerekir.

Mirasın Hükmen Reddi İçin Ne Yapılmalı?
Mirasın borca batık olduğunun resmen tespiti ve ya tespit edilebilir olması, mirasın hükmen reddi için esas unsurdur. Bu tespit, ödemeden aciz vesikası veya iflas kararı alınarak yerine getirilebilir. Vefat eden kişinin bırakacağı mirastaki mal varlıklarının ve alacağın, borçları karşılamayacağı mirasçıları ve yakınları tarafından biliniyor olması durumunda da mirasın hükmen reddi talep edilebilmektedir.
Mirasın Hükmen Reddi davasında Zaman Aşımı?
Mirasın Hükmen reddi davası, mirasın reddi davalarından farklı olarak herhangi bir zaman aşımına tabi değildir. Mirasın gerçek reddi davalarında zaman aşımı 3 ay ile sınırlandırılmışken, mirasın hükmen reddi davası terekenin borca batık olduğu durumlarda, süre sınırı olmaksızın istenildiği zaman açılabilir.

Mirasın Hükmen Reddi Davası Nerede Açılabilir?
Mirasın hükmen reddi davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Mirasın hükmen reddi için açılacak davalarda davanın tarafı, tereke alacaklısı olduğundan, tereke alacaklısının ikamet adresinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bu dava açılabilir. Mirasın hükmen reddi ancak tereke alacaklısına karşı açılabilir.

Ölümlü Trafik Kazalarında Tazminat?

Trafik kazası sonucunda bir ölüm meydana gelmişse; ölenin desteğinden mahrum kalan kişilerin destekten yoksun kalma tazminatı adı altında talep edecekleri bir tazminat türüdür.
Destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilecek kişiler yalnızca yasal mirasçılar değildir. Yasal mirasçıların dışında destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilecek kişiler şunlardır;

Ölenin ailesi, ( Eş, anne, baba, çocuklar) 
Ölen ile aralarında herhangi bir akrabalık bağı bulunmasa da, ölen kişiden destek aldığını ispat etmek kaydıyla 3. kişiler de destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerdir.

Trafik kazası neticesinde, ölen kişi çocuk ise, ölen kişinin anne ve babası, çocuğun ileriki yaşlarında kendilerine destek olacağı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Bu tazminat hesaplanırken, ölen çocuğun yaşı ile ileride destek olabileceği kişilerin yaşı ve diğer etkenler değerlendirilerek karar verilecektir.

Trafik kazasında vefat halinde vefat edenin yaşı, geliri ve desteğinden yoksun kalanların yaşı ve vefat edenle akrabalık dereceleri gibi durumlar belirlendikten sonra Yargıtayın esas aldığı PMF tablosuna göre muhtemel ömürleri göz önüne alınarak iş kazaları tazminat danışmanlığı olarak aktüer hesaplama yöntemi ile tazminatlarını uzman aktüer hesaplama uzmanlarıyla hesaplamaktadır.

Trafik Sigortası
Sigorta yaptıran kişinin, üçüncü kişilere verdiği zararları karşılamak üzere hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortasıdır. İşletenlerin KTK 85. maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortasını yapmaları zorunludur. Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır.

Motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında, bir kimsenin zarara uğramasına neden olunması halinde, aracı işletenin üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli sınırlar içinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüne de Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, ya da kısa adıyla Trafik Sigortası denilmektedir.

Trafik kazası nedeniyle ölüm olması halinde destekten yoksun kalma tazminatı trafik sigortasından karşılanır. Trafik sigortası oluşan zararı araç sürücüsünün “kusuru” oranında karşılamaktadır.

“Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı b.4. maddesinin (b) bendinde ise, tazminatı gerektiren olayın, trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmesi halinde de sigortacının sigortalıya rücu hakkının olduğu kabul edilmiştir. YHGK kararı sonrasında oluşan bu uygulama, sigorta şirketlerinin sızlanmalarına yol açmış idi. Zira sigorta şirketleri önceden öngörmedikleri ve fakat yargı kararları ile oluşan bu durumun ciddi ek maliyet getirdiği savunmuşlar idi. Sigorta şirketlerinden gelen yoğun talepler sonucunda 2918 sayılı kanunun 92/1. maddesine eklenen (i) bendi uyarınca genel şartların A.6. maddesinin (d) bendi uygulama alanı bulmuş; bu bağlamda tam kusurlu eylemi ile gerçekleşen kaza sonrasında vefat eden sürücü veya işletenin yakınlarının zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmelerinin önü kapatılmış oldu. Düzenleme sonrasında sigortacı, ağır kusurlu eylemi ile zarara sebebiyet veren sürücüye ödenen tazminat nispetinde rücu edebilecektir.

Aracın trafik sigortasının olmaması veya kazaya sebebiyet veren aracın tespit edilmemesi halinde tazminat Güvence Hesabından tahsil edilecektir.

Zamanaşımı Süreleri?
Trafik kazalarından doğan maddi tazminat talepleri kaza tarihinden itibaren 2 yıl ve , kaza gününden başlayarak on yıl içinde zaman aşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerli olacaktır. Buna göre zamanaşımı süresi ölüm halinde 15 yıl olarak uygulanır.
Tek taraflı kazalarda sürücünün ölmesi halinde, ceza zamanaşımı uygulanamayacağı için destekten yoksun kalma tazminatı talep etme süresi ise 2 yıldır.

Hangi Durumda Ölüm Tazminatı Talep Edilebilir?
Trafik kazası neticesinde ölüm meydana gelmeli
Ölüm ile trafik kazası arasında illiyet bağı olmalı

Tek taraflı kazalar?
Tek taraflı meydana gelen kazalarda, kazanın meydana gelmesinde sürücünün tamamen kusurlu olsa dahi yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince ölen kişinin kusuru destekten yoksun kalan yakınlarına etki etmeyeceği için tazminata hak kazanmaktadır.
Tek taraflı kazalarda ruhsat sahibi veya sürücünün ölmesi halinde destekten yoksun kalan kişilerin tazminat talep etme hakları bulunmaktadır. 01.06.2016 tarihine kadar olan kazalarda geçerli bu tarihten sonrası için tam kusurlu olması durumunda tazminat ödenmemektedir.

Çift Taraflı Kazalar?
Çift taraflı kazalarda da her iki aracın trafik sigortası sürücünün kusuru oranında oluşan zarardan sorumlu olacaktır.
Sürücüler için karşı tarafın kusuru oranında, oluşan zarardan talepte bulunma hakkı olacaktır. Yolcu konumunda olanlar için ise her 2 araçtan talepte bulunma hakkı olup, her 2 aracın trafik sigortası belirlenen kusur oranında oluşan zararı karşılayacaktır.

Yayalar?
Yaya konumunda olan kişiler ise araç sürücüsünün kusuru oranında tazminata hak kazanmaktadır.

Miras hukukuna göre yasal mirasçılar ve mal paylaşım oranları?

Miras hukukunda mal paylaşımı, gerçek kişinin vefatı veya gaipliği halinde ortaya çıkan bir durumdur. Miras hukuku kanundan doğmuş olsa da, ölüme bağlı tasarruf şeklinde ortaya çıkmış olsa da, ortada bir miras hakkı ile miras payı bulunduğunda miras hukukunda mal paylaşımı devreye girer. Miras hukukuna göre mülklerini ve haklarını miras bırakan vefat etmedikçe miras hukuku hakkında mirasçıların henüz miras hukukuna göre 'varis' sıfatı doğmadığından miras hukukunda mal payşımı kapsamında dava hakkı da bulunmayacaktır.

Miras hukukuna göre yasal mirasçılar kimlerdir?
1- Miras bırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur, yani çocukları da eşit olarak miras hukukuna göre mirasçıdırlar.
2- Altsoyu bulunmayan mirasçıların, miras hukukuna göre mirasçıları anne ve babasıdır. Bunlar da miras hukukuna göre eşit olarak mirasçıdırlar.
3- Altsoyu, anne ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük anne ve büyük babalarıdır. Bunlar da miras hukukuna göre eşit olarak mirasçıdırlar.
-4- Eğer miras bırakanın sağ kalan eşi varsa, miras hukukuna göre miras bırakan ile arasındaki miras ilişkisi farklılık gösterebiliyor.

Miras hukukuna göre mal paylaşımı oranları, sağ kalan eşin mirasçılar arasında olduğu durumlarda;
1- Miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, miras hukukuna göre mirasın dörtte biri,
2- Miras bırakanın anne ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, miras hukukuna göre mirasın yarısı,
3- Miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, miras hukukuna göre mirasın dörtte üçü,
4-Yukarıda sayılan durumlardan hiç biri yoksa, miras hukukuna göre mirasın tamamı eşe kalacaktır.

Miras Hukukunda Saklı Pay Ne Anlama Gelir?
Miras hukuki ile ilgili önemli konulardan birisi de mirasta saklı pay konusudur. Miras bırakacak olan kişinin mal varlığına ilişkin tasarruf hakkı ölmeden önce olmak kaydı ile kendisine tanınmaktadır. Fakat vefat durumu ile birlikte yasal mirasçıların belli oranlardaki miras hakları vardır ve bu orandaki miras haklarına dokunulamamaktadır. Mirasta saklı pay kavramı mirasçıların dokunulamaz orandaki miras payları olarak nitelendirilmektedir.Mahfuz hisse olarak da nitelendirilen saklı pay ise miras hukukunun 506. madde hükmünde ifade edilmektedir.

Mirasta saklı pay oranları nasıl hesaplanır?
Miras bırakan kişinin mirasçılarının saklı payları kanunda düzenlenmiştir. Buna göre birinci zümre içerisinde yer alan miras bırakan kişinin çocuklarının mirasta saklı pay oranları normal şartlarda alacakları miras oranının yarısı kadar olmaktadır. Daha basit bir şekilde anlatmak gerekirse üç çocuklu bir ailede vefat eden murisin eşinin sağ olması durumunda sağ kalan eşin payı ¼ oranındadır. Kalan 3 çocuğun ise yasal miras pay ise çocuk sayısı kadar paya bölünerek çocuklara bölüşülmektedir. Bu duruma göre 3 çocuk kalan ¾ mirası paylaşacağından  her bir çocuğun ¼ oranında yasal miras hakkı vardır. Mirasta saklı pay ise çocuklar için bu yasal miras hakkının yarısı kadardır. Yani örnekteki ailede her bir çocuğun mirasta saklı pay oranı 1/8 olmaktadır. Miras bırakan kişi bu mirasta saklı pay oranına dokunmamak kaydı ile miras üzerinde tasarruf yapabilmektedir.

Tenkis Davası Hangi Durumlarda Açılır?
Miras bırakan yapacağı tasarruflarda yukarıdaki oranları gözetmek zorundadır. Miras hukuku kapsamında mal paylaşımında miras hukukuna göre belirlenmiş miras pay oranları ihlal edildiğinde ilgili mirasçı tenkis davasıyla saklı payını isteyebiliyor.

Miras hukuku mal paylaşımında miras payı oranları?

- Altsoy için miras hukukuna göre yasal miras payının yarısı,
- Anne ve babadan herbiri için miras hukukuna göre yasal miras payının dörtte biri,
- Kardeşlerden herbiri için miras hukukuna göre yasal miras payının sekizde biri,
- Sağ kalan eş için, altsoy veya anne ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde, miras hukukuna göre yasal miras payının tamamı,
- Diğer hallerde ise miras hukukuna göre yasal miras payının dörtte üçü miras hukuku mal paylaşımına göre miras kalıyor.

Miras hukuku mal paylaşımı oranları eş ve çocuklar arasında ise şöyle gerçekleşmektedir.

- Veraset durumunun oluşmasının ardından, miras hukukuna göre eş mirasın dörtte birini alıyor. Geri kalan mirasın dörtte üçü ise miras hukukuna göre mirasçının çocukları eşit oranda paylaşılıyor.
- Miras hukuku mal paylaşımı oranlarında eğer çocuk yok ise miras hukukuna göre eşle beraber bu sefer anne ve baba mirasçı konumuna geçiyor. Eş malın yarısını alıyor kalan yarı pay ise anne ve babaya eşit oranda dağıtılıyor.

Miras hukuku mal paylaşımına göre yasal mirasçılar kimlerdir?

Miras hukukuna göre yasal mirasçılar eş çocuklar, alt soy ve onların alt soyları, anne baba alt soyları, büyükanne büyükbabalar alt soyları, soy bağı kurulmuş evlilik dışı çocuklar (oran bakımından evlilik içi çocuklarla aynıdır), evlatlık ve alt soy olan kişilerdir. Yalnızca hiç mirasçı bırakmaksızın ölen kişinin mirası devlete kalmaktadır.

Miras hukuku mal paylaşımı esaslarına göre yasal mirasçılar; kan hısımlığına dayanarak yasal mirasçı olanlar, evlatlık olanların mirasçılığı, evlilik dışı hısımların mirasçılığı, sağ kalan eşin mirasçılığı, devletin mirasçılığı ve saklı payı olanların mirasçılığı olmak üzere 6 başlıkta toplanıyor.

Kan Hısımlığına Dayanarak Yasal Mirasçı Olanlar
Birinci derece mirasçılar: Miras bırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyu oluyor. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar. Miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alıyor.

İkinci derece mirasçılar: Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, anne ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçı sayılıyorlar. Miras bırakandan önce ölmüş olan anne ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alıyor. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalıyor.

Üçüncü derece mirasçılar: Altsoyu, anne ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük anne ve büyük babaları oluyor. Bunlar, eşit olarak mirasçı sayılıyorlar. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük anne ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alıyor.

Anne veya baba tarafından olan büyük anne ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalıyor. Anne veya baba tarafından olan büyük anne ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalıyor.

Sağ kalan eş varsa, büyük anne ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması halinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük anne ve büyük babaya; bir taraftaki büyük anne ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları halinde onların payları diğer tarafa geçiyor.

Evlilik Dışı Hısımların Mirasçılığı?
Baba yönünden evlilik dışı çocuğun mirasçı olabilmesi için 2 şart aranmaktadır.
Çocuk evlilik dışı doğmalıdır. Çocuk ile baba arasında soybağı kurulmalıdır. Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hakim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olabiliyorlar.

Evlatlığın Mirasçılığı?
Evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Aynı zamanda evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olamıyorlar.

Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı?
Sağ kalan eşin miras alması için, miras bırakanın ölümü anında onunla evlilik bağının mevcut olması bu bağın miras bırakanın ölümü anında sona ermiş olmaması gerekiyor. Boşanmış eş miras alamıyor. Ancak, sadece Boşanma Davası açılmış olması mirasa engel olmuyor. Boşanma Davası kesinleşmeden eşlerden biri ölse, sağ kalan eş yine mirasçı oluyor. Çünkü boşanma vasi ölümle düşüyor. Ancak boşanma sebebi cana kast ise bu eşin mirasçılığına engeldir. Ayrılık Kararı’ndan dolayı ayrı yaşadıkları dönem içinde ölen eşe, diğeri mirasçı oluyor, dava devam ederken ölen eşe, mirasçı oluyor.

Eşlerden birinin ölümü halinde miras malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet tanınmasını isteyebiliyor.

Devletin Mirasçılığı?
Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçmektedir.