30 Ağustos 2019 Cuma

Kamulaştırma Kanunun 14/3 maddesi gereğince, paydaşlar arasında dava arkadaşlığı yoktur!

T.C
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2019/225 
KARAR NO:2019/12184 
KARAR TARİHİ:20/06/2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 27/09/2018 gün ve 2017/12160 Esas - 2018/15744 Karar sayılı ilama karşı davacı idare vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 14/3 maddesi gereğince, kamulaştırma davalarında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur.

Davalılardan her biri için hükmedilen miktar 12.690,00-TL'den azdır. Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.nun 5219 sayılı Yasa ile değişik 440.maddesi uyarınca, miktar ve değeri 12.690,00-TL'den az olan davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez. Yukarıda açıklanan nedenle karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, 20/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Araç kiralayanlara 'boş senet' şoku!

İstanbul’da bir araç kiralama şirketinden otomobil kiralayan onlarca kişi davalık oldu. Araç kiralarken imzaladıkları sözleşmenin arasına kendilerinin haberi olmadan boş senetler yerleştirildiğini iddia eden kişiler savcılığa suç duyurusunda bulundu. Şirket sahibi S.T. ise başlattıkları icra takiplerinde haklı olduklarını, kimseye habersiz senet imzalatmadıklarını söyledi.

İstanbul’da yaklaşık 30 yıldır faaliyet gösteren merkezi Bahçelievler’de olan ve 3 şubesiyle hizmet veren bir araç kiralama şirketinin onlarca müşterisini mağdur ettiği iddia edildi. Genellikle uzun dönemli kiralama işi yapan firmanın, araç kiralayan müşterilerine sözleşmenin arasında, fark ettirmeden senet imzalattığı ileri sürüldü. Haberleri olmadan senet imzalatıldığını savunan müşteriler borçlandırıldıklarını iddia etti. Mağdur olduklarını ileri süren şirketin müşterileri, konuyla ilgili hukuk mücadelesi başlattı.

Hürriyet'ten Burak Coşan'ın haberine göre; Şirketten araç kiralayan müşterilerin iddialarına göre belli bir süre kiraladıkları araçları kullandılar. Aracı kiralayan şirketten gelen ‘otomobilin bakım zamanı geldi’ uyarısıyla araçlarını oto servislerine bıraktılar. Birkaç gün sonra şirket, “Aracınızda sizin kullanımızdan kaynaklı hasar oluşmuş. Çıkan masrafı ödemelisiniz” şeklinde bir uyarı ile müşterilerinden yeniden para istedi. Bu ödemeyi kabul etmeyen müşterilere ise sözleşme esnasında bilmeden imzalatıldığı öne sürülen senetler devreye sokuldu. Araç kiralama şirketi, senetlerle yüzlerce icra takibi başlattı. Mağdurlar da yaşanan sürecin ardından savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Devam eden soruşturmaların birinde ifadeye gitmeyen şüpheliler için zorla getirilme kararı verilirken, araç kiralama şirketinin sahibi S.T. iddiaları kabul etmedi.

İDDİALAR DOĞRU DEĞİL

Hürriyet’in sorularını yanıtlayan şirket sahibi S.T. “Protokollerimiz var. Ona göre işlem yapıyoruz. 30 yıllık firmayız. Birilerini borçlandırdığımız iddiaları yalandır. İnsanlar borçlarını ödemiyorsa icraya veriyoruz. Bir insana bilmeden bir senet imzalatabilir mi? İş anlaşması yaparsan kredi kartı da alırsın, senet de alırsın. Senet yapmak yasak mı ticarette. Uzun dönemli filo kiralama yapıyoruz. Ödeme yapılamayınca da senet imzalayan var kredi kartı ya da çekle ödeyen de var. Bizim sözleşme içine senet yerleştirerek suç işlemememiz mümkün değil” dedi.

Şirketlerinin 100’den fazla icra takibi başlatmasının sebebini de sorduğumuz S.T., “Açılmış icra takipleri olabilir. Hatta daha başlatmadığımız 30’a yakın dosya da var. İnsanlar borçlarını ödeyemiyor. Avukatlarımız icra takibi başlatalım dese de ben son bir kez daha arayarak işi çözmeye çalışıyorum. Eğer borçlar ödenmezse tabi ki icra takibi başlatacağım. Bu icra takiplerinin kaynağı da alacaklarımızdır” dedi.

İnternet sitelerinde firmaları hakkında benzer şekilde birçok şikayet yer alması hakkında da konuşan S.T. şunu söyledi: “Türkiye’nin en önemli firmaları hakkında da internette binlerce şikayet yer alıyor.”

Mağdurlardan birinin avukatı olan Osman Akkaya ise konu ile ilgili şunları söyledi: “Araç kiralama şirketi 100’de fazla icra takibi başlatmış. Ancak ortada garip bir durum var. Çünkü bu icra takiplerinin neredeyse tamamı şirket sahibi S.T’nin kardeşi B.T üzerinden düzenlenen senetlerle yapılmış. B.T’nin de şirket sahibinin kardeşi olmak dışında şirkette resmi hiç bir görevi yok. Böyle yaparak borçların kişisel olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Şirkete yapılan borç olsa mahkemeye araç kiralama için ödenen paralar çok net bir şekilde kanıtlanabilir. Garip olan diğer bir durum ise söz konusu şirketten araç kiralayanların hiç tanımadıkları ve şirket ile alakası olmayan B.T’ye borçlu olmaları.”

8 AY SONRA HACİZ GELDİ 

Şikayetvar isimli internet sitesinde de araç kiralama şirketi hakkında onlarca bildirim yer alıyor. Söz konusu şirketten araç kiralayan bir kişi internet sitesinde şu ifadeleri kullanmış: “1 yıllığına araç kiraladım ve sonunda teslim ettim. Ancak 8 ay sonra evime haciz ihbarnamesi geldi. Sözleşme yaparken bana boş senet imzalatmışlar. Bunu da 32 bin TL borç senedi olarak icraya vermişler.”

‘ŞİRKETLER SENET İMZALATMAZ’

Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği yetkilileri de vatandaşları araç kiralarken, kurumsal firmalardan kiralama yapmaları konusunda uyardı. Kurumsal bir firmanın araç kiralarken senet imzalatmayacağını belirten yetkililer, “Araçla kaza yapıldıysa ve işlemler resmi ise kaza yapsanız bile kiralama şirketine para ödemezsiniz. Hasar, hasar güvencesiyle karşılanır” dedi. 

KEFİLLER DE İCRALIK OLDU

Söz konusu şirketin kendilerini mağdur ettiğini ileri süren birçok kişi savcılığa suç duyurusunda bulundu. N.A. suç duyurusunda, “Kiraladığım aracı 2 yıl kullandım. Sonrasında başka bir araçlarını 1 yıllığına kiraladım. Ancak 5 ay sonra bozuk olduğu gerekçesiyle teslim ettim. Bundan 2 ay sonra ilk araç için kefil olan kişiye, bana ve sonraki araç için kefil olan kişiye ayrı ayrı 25 bin TL’lik icra takibi başlattılar. Ancak biz bu firmaya senet yapmamıştık” dedi. Diğer bir mağdur ise ifadesinde şunları söyledi: “1 yıllığına araç kiraladık. Sonrasında otomatik bir araca geçiş yaptık. 12 ay daha kullanıp aracı vereceğimizi söyledik. Kiralama süresinin dolmasına yakın sözleşmesinin 24 ay olduğunu söylediler. Cayma bedeli olarak 13 bin 600 TL istediler. Arabayı teslim alın yoksa 24 ay daha kullanacağız dediğimizde aracı getirin dediler. Sonrasında B.T. adlı şahısa ödemek üzere 27 bin TL’lik senet çıkartıldığını öğrendim.”

ZORLA GETİRİLME KARARI

Mağdurlar adına Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulurken, şüpheliler ifade vermeye gitmedi. Bunun üzerine savcılık şüpheliler S.T. ve kardeşi B.T. hakkında zorla getirilme kararı verdi. S.T, ise zorla getirilme kararı hakkında bir bilgisi olmadığını avukatlarının olaya atlamış olabileceğini, gerekirse ifade vermeye gideceklerini söyledi.

Süre Tutum Dilekçesi Nedir?

Ceza davalarında karar açıklandığında yedi günlük temyiz süresi işlemeye başladığı için gerekçeli karar yazılana kadar “süreyi durdurmak” için verilen dilekçeye halk arasında “süre tutum dilekçesi” adı verilmiştir. 

Süre tutum olarak adlandırılan dilekçe “temyiz ettiğinizi ve temyiz gerekçelerinizi gerekçeli karardan sonra yazılı olarak belirteceğinizi” bildiren dilekçedir. 

Bu nedenle “süre tutum” dilekçesi vermek istediğinizde bu dilekçede mutlaka “temyiz ettiğinizi” açıkça belirtmeniz gerekir. İş davalarında da aynı usul uygulanmaktadır, bunun dışında hukuk davalarında böyle bir uygulama yoktur.

Temyiz Edersem Cezam Ağırlaşır mı?

Halk arasında “Yargıtay’a başvurduğumda haksız çıkarsam karar daha da ağırlaşır” yönünde yanlış bir inanış vardır. 

Bu fikir tümüyle yanlıştır. Yargıtay temyiz edenin aleyhine karar vermez, cezayı ağırlaştırmaz. Hüküm sadece sanık tarafından temyiz edilerek bozulmuşsa yeniden yargılama sonucu verilecek ceza, önceki hükümle verilen cezadan daha ağır olamaz. 

Ancak unutulmamalıdır ki; katılanın (suçtan mağdur olan ve yargılamaya katılan kişinin) ve Cumhuriyet Savcılığı’nın da temyiz hakkı vardır. Bunların temyiz başvurusu sonucunda karar sanığın aleyhine bozulabilir.

Kararın Kesinleşmesi Nasıl Sağlanır?

Hukuk mahkemelerinde karar aleyhine kanun yollarına başvurulabilmesi için kararın taraflara tebliği gerekir. Gerekçeli kararın yazılmasından sonra karar harcının ödenmesi ile kararın taraflara tebliği ile kesinleşmesi için gerekli süre işlemeye başlar. 

Öte yandan iş mahkemeleri ve ceza mahkemelerinde taraflar kararı öğrendiğinde süre işlemeye başlar. Eğer karar karşı tarafın yüzüne okunmuşsa o tarihten, değilse tebligattan itibaren işlemeye başlar. 

İdare mahkemesi de kararı taraflara tebliğ edecektir. Bu mahkemelerde ayrıca bir işlem yapmanıza gerek yoktur.

Temyiz süresi nedir?

Bilindiği üzere her mahkemenin temyiz süreleri birbirinden farklıdır.


  • Ceza mahkemelerinde kararın öğrenilmesinden(Tebliğ veya Tefhimden) itibaren 7 gün,
  • Asliye Hukuk Mahkemelerinde( Aile, Ticaret ve Tüketici Mahkemelerinde) tebliğden itibaren 15 gün,
  • Sulh hukuk mahkemelerinde tebliğden itibaren 8 gün, 
  • İcra hukuk mahkemelerinde kararın öğrenilmesinden(Tebliğ veya Tefhimden) 10 gün, 
  • İş mahkemelerinde kararın öğrenilmesinden(Tebliğ veya Tefhimden) 8 gün, 
  • İdare ve Vergi mahkemelerinde temyiz süresi tebliğden itibaren 30 gündür.


Belirtildiği üzere bazı mahkemelerde süre hakim tarafından karar açıklandığında(tefhim) başlarken, bazılarında kararın tebliğ edilmesi ile işlemeye başlar. Karar temyiz hakkı olan kimsenin yokluğunda alınmış ise temyiz süresi kararın bu kişiye yazılı olarak bildirilmesinden(tebliğ edilmesinden) itibaren başlar. Temyiz süresinde dilekçe verilmez ise temyiz hakkında vazgeçildiği anlamına gelir.

Davam bitti, karar çıktı, süreç tamamlandı mı?

Yargılama işlerinin tamamı büyük bir ciddiyet gerektiren karmaşık süreçlerin sonucudur. Hukuk düzeni bu süreç içerisinde hatalar yapabileceğini öngörmüş ve kararın doğruluğunu bir diğer mahkeme aracılığı ile kontrol imkanı getirmiştir.

İtiraz hakkı tanınan kararlara ilişkin olarak ilk derece mahkemelerine, temyiz hakkı tanınmış kararlar hakkında ise üst derece mahkemelerine (Yargıtay, Danıştay gibi) başvurmak mümkündür.Yargılama süreci kesinleşmiş kararlar ile tamamlanır. 

22 Ağustos 2019 Perşembe

İnternette yeni dolandırıcılık yöntemine dikkat!

Twitter'da bankalar adına sahte hesap açarak sosyal medya kullanan vatandaşları tuzaklarına çekmeye çalışan dolandırıcılar şimdi de gözünü ‘e-Devlet’ uygulamasına dikti. Daha önce Merkez Bankası gibi devletin resmi kurumlarının Twitter hesaplarını taklit ederek vatandaşları dolandıran sahtekarlar bu kez, e-Devlet adına binlerce sahte hesap açtı.

PARA VAADİYLE
Posta Gazetesi'nin haberine göre, devletin, vatandaşlarının bürokratik işlerini kolayca halletmesi için kurduğu bir online platform olan e-Devlet, binlerce vatandaşın her türlü bilgisini içinde barındırıyor. TC kimlik numarasıyla giriş yapılan e-Devlet adına Twitter’da sahte hesap açan dolandırıcılar da işte bu bilgilerin peşinde. Dolandırıcıların taktiği ise her zamankiyle aynı; hediye ve para vaatleri...

LİNKE TIKLAMAYIN
E-Devlet Kapısı’nın resmi Twitter hesabı olan ‘@ekapi’ dışında, bir sürü hesap dolanıyor. Bu hesaplar resmi hesapla aynı logoyu kullanıyor. Dolandırıcılar, “Bankaların kredi kartı aidat iade işlemleri başlamıştır. İadenizi almak için yukarıdaki linke tıklayın” şeklinde attıkları tweet’lerle yani mesajlarla vatandaşları tuzaklarına düşürmeye çalışıyor. Hesabın gerçek olup olmadığını kontrol etmeden linke tıklayan vatandaş ise dolandırıcılık kurbanı oluyor.

REKLAM YAPIYORLAR
Sahte hesaplarla ilgili maalesef vatandaşın yapabileceği pek bir şey yok. Çünkü Twitter gibi sosyal mecralarda reklam vermek çok kolay. Sahte hesaplar şikayet edilip kapatılsa bile yerine hemen başka bir taklit hesap açılabiliyor. Sponsorlu reklamlar gün içinde binlerce insanın hesabında görünür hale geliyor. Böylece daha çok vatandaş dolandırıcılık kurbanı oluyor.

VATANDAŞ GERÇEK ŞUBE SANIYOR
Tüketici dernekleri de vatandaşları uyarmaya devam ediyor. Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, “Vatandaş bankanın gerçek mobil şubesinde olduğunu zannederek işlem yapıyor. Vatandaşın tüm bilgilerini ekranda gören dolandırıcılar, bankanın gerçek mobil şubesine giriyor. Banka vatandaşın telefonuna bir şifre gönderiyor. Vatandaş, o şifreyi dolandırıcının ekranına yazdığında dolandırıcı gerçek banka hesabının bulunduğu sayfada o şifreyle hesabı boşaltıyor” dedi.

ZARARI TALEP EDİN
Dolandırılan vatandaşların çoğu kez faile ulaşmalarının mümkün olmadığını belirten Ağaoğlu, şöyle konuştu: “Vatandaşlar, dolandırıcılıkla ilgili suç duyurusunda bulunurken reklamın yer aldığı sosyal medya kuruluşunu da şüpheli olarak göstersin. Tüketici hizmet aldığı sosyal medya sitesi tarafından yapılan ihmal, dikkatsizlik ya da özensizlik nedeniyle bir zarara uğramışsa, Tüketici Kanunu’na göre, zararını sosyal mecrada hizmet sunan kuruluştan talep edebilir.”

MAVİ TİK'E BAKMAYI UNUTMAYIN
Vatandaşların sahte hesaplardan korunmak için dikkat edeceği bir kaç önemli detay var. Twitter’da resmi hesaplarda bulunan ve hesabın o kişiye ait olduğunu anlatan ‘mavi tik’ sembolü önemli. Ayrıca hesap adının önünde arkasında beklemedik bir harf ya da sayı olup olmadığına dikkat edilmeli. Bunun dışında linke tıklamadan evvel, bir ön araştırma yapılabilir. Yani hesabın içine girip daha önce neler paylaştığına bakılabilir.

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Ölen kişinin kredi borcu için 'emsal' karar!

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, banka alacaklarıyla ilgili önemli bir kararın altına imza attı.
Bankadan bireysel kredi kullanan Mehmet Kaya, borcun tamamını ödemeden yaşamını yitirdi. Bunun üzerine kredi çektiği banka harekete geçerek mirascılarından tahsilat yapmak istedi. Olay mahkemelik oldu ve davaya Ankara Bölge Adliyesi 3. Hukuk Dairesi baktı.
Daire, Mehmet Kaya kredi alırken sigorta yaptırdığı için bankanın borçlu mirasçılarından direkt icra takibi yapamayacaklarına kararı verdi. Karara göre bankalar öncelikle borcu tahsil için sigortaya başvuracak, sigortadan olumsuz yanıt gelmesi halinde dava yoluna giderek iç hukuk yollarını tüketecek.

Tüketici Mahkemesi'nden önemli tapu kararı!

Tüketici Mahkemesi, satın aldıkları evlerin tapusunu alamayan on binlerce kişiyi ilgilendiren bir karar verdi. Mahkeme, inşaat şirketinden alacaklı olanların tapuya koyduğu hacizleri, “Öncelik tüketiciye aittir” diyerek doğrudan kaldırdı. Mahkeme, üzerinde çok sayıda haciz bulunan tapunun sorunsuz bir biçimde alıcı adına tescil edilmesine karar verdi. Uzmanlar kararın, benzer durumda olan on binlerce daire için örnek teşkil edebileceğini kaydetti.

Miray Özgür isimli tüketici 2010 yılında bir daire satın almaya karar verdi. Özgür, Yeşil Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ’nin Esenyurt’ta bulunan İnnovia 2 projesindeki bir daireyi 4 Eylül 2010’da satın aldı. Dairenin bedeli 186 bin TL olarak kararlaştırıldı. Taraflar arasında satış sözleşmesi imzalandı. Şirket, söz konusu daireyi 27 Ağustos 2011’de ‘Daire teslim tutanağı’ ile Özgür’e teslim etti. Özgür satın aldığı evde yaşamaya başladı. Ödemenin bir kısmını peşin, kalan kısmı senet olarak ödeyen Özgür, Nisan 2015’te şirkete olan tüm borcunu ödedi.

TAPUDA SORUN ÇIKTI
Hürriyet'ten Dinçer Gökçe'nin haberine göre; Ödemenin tamamlanması ile birlikte sıra tapu devrine geldi. Bu aşamadan sonra pürüz yaşanmaya başladı. Miray Özgür, şirket tarafından oyalandığını öne sürerken, firma, tapu masraflarının tam ödenmediğini bu nedenle devrin yapılmadığını öne sürdü. Taraflar, aralarındaki sorunu çözemeyince konu yargıya taşındı. Miray Özgür geçen yıl Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nde dava açtı. Özgür’ün ‘tapu iptal ve tescil’ talepli davası devam ederken mahkeme ilk olarak davaya konu daireye tedbir koydu. Şirket avukatı Erdoğan Biçen yaptığı savunmada “Taşınmaz üzerine teminatsız tedbir konulması talep edilemez.  Davacının bu yöndeki tedbir taleplerinin reddine karar verilsin” dedi.

HACİZLERİ TEMİZLEDİ
Mahkeme önceki gün görülen 3’üncü duruşmada karar verdi. Mahkeme kararında şöyle denildi: “Bağımsız bölümün taraflar arasındaki 4 Eylül 2010 tarihli sözleşmenin 4. Maddesi gereğince pürüzsüz ve takyidatsız olarak davalı adına tapusunun iptali ve davacı adına tapuya tesciline, tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına...” Bu kararla birlikte, vergi dairesi başta olmak üzere çok sayıda alacaklının haciz koyduğu tapu sorunsuz hale geldi.

İNŞAAT ŞİRKETİNİN DE LEHİNE
Kararın benzer durumda olan on binlerce daire için örnek teşkil ettiğini kaydeden Av. Necip Şenel şunları söyledi: “Mahkemenin verdiği bu kararla savunmasız olan tüketici korunmuş ve tüketicinin tüm birikimiyle aldığı evin kendisine kayıtsız, hacizsiz ve takyidatsız bir şekilde verilmesine karar verilmiş oldu. Kararla birlikte mahkeme şunu diyor: ‘Her ne kadar alacaklılar, alamadıkları paraları için bu daireye haciz koymuşlarsa da öncelikli hak sahibi tüketici...’ Kararla birlikte tapunun üstünde ne kadar haciz varsa kaldırılmış oluyor. Bu karar tüketici lehine olduğu kadar, mali güçlük içinde olan şirketin de lehine. Çünkü, firma mevcut durumda hacizleri kaldıracak durumda değil. Karardan olumsuz etkilenecek tek bir taraf var o da, alacaklarına karşılık haciz işlemi uygulayan firma, banka veya şahıslar...”

DAİRELERDE İPOTEK VAR
Gayrimenkul hukuku uzmanı Av. Resul Özmen ise “Çok sayıda şirketin elinde satışı yapılmış ama devri yapılmamış on binlerce daire var. Çok sayıda hak sahibi firmalar ile tapuların devri konusunda davalık. Tapu kayıtlarında çok sayıda haciz olduğu görülüyor. Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin kararı bu yönü ile çok önemli. Tüketiciyi olduğu kadar inşaat şirketini de rahatlatıyor. Mahkeme aynı zamanda, inşaat şirketi ile alacaklısı arasında sorun için ‘Kendi aranızda çözün’ diyor”  diye konuştu.

HUKUKİHABER

6 Ağustos 2019 Salı

Karşı Boşanma Davasının Süresinde Açılmaması!

Özet: Mahkemece; davalı tarafından açılan karşı boşanma davası hakkında, cevap süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir. Süresinden sonra karşı dava açılması halinde, mahkemece karar verilmesine yer olmadığına kararı değil, davaların ayrılmasına (tefrik edilmesine) karar verilmesi gerekir. Bu bakımdan mahkemece karşı davanın karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, her iki davanın tahkikatı birlikte yürütülmüş ve deliller birlikte toplanmıştır. Tefrik kararı verilmesi durumunda da, davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması, dava ve karşı dava arasında bu sebeple bağlantının mevcut olması nazara alındığında birleştirilmelerine karar verilmesi gerekecektir. Bu sebeple karşı dava hakkında tefrik kararı da verilmeyip, tahkikatın birlikte yürütüldüğü ve delillerin her iki dava bakımından birlikte toplanmış olduğu gözetilerek, dava ve karşı davanın birlikte sonuca bağlanması hem davaların esası hem de boşanmanın fer’i sonuçları bakımından doğru ve isabetli olacaktır. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
E: 2017/3103 
K: 2017/10457 
K.T.: 03.201.2017

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kendi davasının reddi ve aile konutunun kadına özgülenmesi yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kendi boşanma davası hakkında verilen hüküm ve aile konutu şerhinin tapuya işlenmesi talebinin reddine yönelik ek karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin tüm temyiz itirazları yersizdir.
2- Davalı-karşı davacı kadının hasren yapılan temyiz incelemesine gelince;
a) Mahkemece; davalı tarafından açılan karşı boşanma davası hakkında, cevap süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir. Süresinden sonra karşı dava açılması halinde, mahkemece karar verilmesine yer olmadığına kararı değil, davaların ayrılmasına (tefrik edilmesine) karar verilmesi gerekir (HMK. m. 133/2) Bu bakımdan mahkemece karşı davanın karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, her iki davanın tahkikatı birlikte yürütülmüş ve deliller birlikte toplanmıştır. Tefrik kararı verilmesi durumunda da, davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması, dava ve karşı dava arasında bu sebeple bağlantının mevcut olması nazara alındığında birleştirilmelerine karar verilmesi gerekecektir. Bu sebeple karşı dava hakkında tefrik kararı da verilmeyip, tahkikatın birlikte yürütüldüğü ve delillerin her iki dava bakımından birlikte toplanmış olduğu gözetilerek, dava ve karşı davanın birlikte sonuca bağlanması hem davaların esası hem de boşanmanın fer’i sonuçları bakımından doğru ve isabetli olacaktır. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
b) Davalı-karşı davacı kadın, boşanma davasıyla birlikte aile konutu şerhi konulmasını da talep etmiştir.
Aile konutu şerhi konulması davaları da müstakil davalardan olup, nihai hükümden sonra ek karar ile hakim tarafından bir hüküm kurulamaz. Öyleyse, mahkemece davalı-karşı davacı kadının aile konutu şerhi konulması davası yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a ve 2/b bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın …’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran…’ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

https://www.emsal.co/ictihatlar/karsi-bosanma-davasinin-suresinde-acilmamasi-karar-verilmesine-yer-olmadigi-karari-verilemeyecegi/

Mahkemelere Göre İstinaf Süreleri!


Fuar Katılım Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak İstemi!

T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
E: 2016/5188 
K: 2019/717 
K.T.: 26.02.2019

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. 

– K A R A R –

Davacı vekili, taraflar arasında fuar katılım ve ek hizmetler sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede davalı şirketin yetkililerinin ıslak imzasının bulunduğunu, müvekkili şirketin sözleşme gereği yerine getirmekle yükümlü olduğu tüm edimlerini ifa ettiği halde davalı tarafın fuara katılmadığını, davalı taraf aleyhine fatura bedelinin tahsili amacı ile başlatılan … takibine davalının haksız ve kötü niyetli olarak itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 … inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir hukuki ilişki kurulmadığını, … takibine dayanak gösterilen fatura nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu faturanın ihtarname ile davacı şirkete iade edildiğini, davacı tarafça sunulan sözleşmenin müvekkili şirket tarafından imzalanmadığını savunarak davanın reddini davacının %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında 15.07.2013 tarihli … Katılım ve Ek Hizmetler Sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden 3E2/Hall 4 pavyonunun davalı şirkete kiralandığı, ancak davalı şirket tarafından söz konusu fuara katılınmadığı gibi kiralama sözleşmesine konu fuar pavyonunun 19-22 Şubat 2014 tarihleri arasında Marmarabirlik firması tarafından kullanıldığı, davacı vekili tarafından fuar pavyonu ile değişiklik yapıldığı ve davalıya 1 Hall 7 m²’lik fuar pavyonunun tahsis edildiği halde bu değişikliğe ilişkin davalıya bildirim yapıldığı hususunda dosyaya somut herhangi bir delil, bilgi ve belge beyanında bulunulmadığı, davalı şirketin münferit yetkilisinin … olduğu, sözleşmede davalı şirket adına imzası bulunan T.H.’nin davalı şirket adına sözleşme yapmak için herhangi bir yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, taraflar arasındaki … Katılım ve Ek Hizmetler Sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan … takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

1- Taraflar arasında düzenlenen fuar katılım ve ek hizmetler sözleşmesi, sözleşmenin 7. maddesine göre fuarda yer tahsisiyle birlikte tanıtım, danışma hizmetleri, fuar alanında güvenlik ve temizlik hizmetlerini de kapsamaktadır. Bu haliyle sözleşme niteliği itibarıyla hizmet alım sözleşmesi olup, kira sözleşmesi olarak nitelendirilemez. Tarafların da tacir olduğu anlaşıldığından 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca tacir olan her iki yanın ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır ve davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılması gerekir. Bu durumda mahkemece, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK’nın 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.

2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 

https://www.emsal.co/fuar-katilim-sozlesmesinden-kaynaklanan-alacak-istemi/

4 Ağustos 2019 Pazar

Google'dan içerik nasıl kaldırılır?

Google'dan içerik ya da haber nasıl kaldırılır? Google'dan içerikleri silmek için ne yapmak gerekiyor?

Google’ın Yasal Yardım bölümünden ulaşabileceğiniz ilgili formda, Avrupa Veri Koruma yasaları kapsamında kendi isminizle ilgili olarak arama sonuçlarında görüntülenen ve rahatsız olduğunuz içeriklerin kaldırılmasını talep etmeniz mümkün. Google bununla ilgili olarak, talepleri değerlendirirken kullanıcıların bu içeriğe ne kadar ilgi duyduğu ve verinin ne kadar eski olduğu hususlarını göz önünde bulundurmaktadır.

Google’ın Kaldırmak Zorunda Olduğu İçerikler ise şunlardır;
  1. TC Kimlik Numarası
  2. Banka ve Kredi Kartı Hesap Numaraları
  3. Kişisel İmza Görseli
  4. Müstehcen Görseller
  5. Kişisel Sağlık Kayıtları
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı içerik kaldırma talebi yüksek ihtimalle kabul etmekte ve ilgili içerikler kaldırılmaktadır.


İnternet yoluyla yayınlanan olumsuz içeriklerin kaldırılması, içerik kaldırma talepleriniz hakkında detaylı bilgi almak veya danışmak için bizlere 7/24 ulaşabilirsiniz.

Deneme Süreli İş Sözleşmesi Nedir?

İşçi ve işverenin iş sözleşmesini devam ettirip ettirmeme kararını belirli bir sürenin sonunda vermelerine imkan veren iş sözleşmelerine deneme süreli iş sözleşmesi adı verilmektedir.

Bir iş sözleşmesine deneme süresi konulabilmesi için bu sözleşmenin sürekli iş sözleşmesi olması koşulu bulunmaktadır. Belirtilen sürekli iş sözleşmesinin belirli veya belirsiz süreli olması imkanı bulunmaktadır. Diğer yandan bir sözleşmeye deneme süresi konulabilmesi için sözleşmede deneme süresi bulunduğu hususunun açıkça kararlaştırılmış olması gerekmektedir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 15. Maddesinde düzenlenmiş olup Kanun’un ilgili maddesi şu şekildedir:

 ‘’MADDE 15. – Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme kaydı konulduğunda, bunun süresi en çok iki ay olabilir. Ancak deneme süresi toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir.

Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer hakları saklıdır.”

Deneme süresi işçinin fiilen işe başlaması ile hüküm ifade eder. Deneme süresi dolmadan önce iş sözleşmesinin tararları iş sözleşmesini bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedebilir.Deneme süresi içinde işçiler, çalıştıkları günler için iş sözleşmesinden doğan haklarını talep edebilirler.

Bu durum İş Yasası’nın 15/II. Maddesinde;
“Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer hakları saklıdır.” hükmü ile açıklanmıştır.