29 Kasım 2020 Pazar

Kazalı otomobil oyunu: Ekspertizde en çok karşılaşılan hileler neler?


Hasarlı araçların yüksek onarım maliyetleri sebebiyle birleştirme gibi yöntemlerin kullanıldığını belirten TÜV SÜD D-Expert Genel Müdür Yardımcısı Ozan Ayözger, "Birleştirilen araçlarla son dönemde şubelerimizde sıklıkla karşılaşıyoruz. Ekspertiz süreçlerimizde bulunan araç iç direklerinin, marşbiyellerinin ve alt taban sacının kontrolü esnasında araca uygulanan işlemi rahatlıkla tespit edebiliyoruz" dedi. 

Eksik veya yanlış bilgi verilerek sorun yaşayan alıcılarla sık karşılaştıklarını belirten Ayözger, "Bu durum genelde araçların hasar geçmişleri ile alakalı oluyor. Örnek verecek olursak; boyasız olarak satışa sunulan bir araçta bir ya da birkaç parçada boya çıkma durumu veya satıcı tarafından boyalı olarak bildirilen parçaların değişmiş olduğunun tespit edilmesi gibi durumlarla oldukça sık karşılaşıyoruz. Araca talip olan kişiye araç sahibi tarafından verilen bilgilerle, bizim kontrollerimiz sırasındaki tespitlerimiz arasında büyük farklar oluşabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

"EN KÜÇÜK YANLIŞ MÜDAHALE ÖLÜMCÜL OLABİLİR"

Açılan airbagler gibi parçaların değiştirilmeyip onarımı yapılması halinde tespitinin zorlaştığını söyleyen Ayözger, şunları anlattı:

"Araçların karıştığı ciddi kazalarda airbagler açılıp emniyet kemerleri aktif gergi moduna geçiyor. İlgili araç, yetkili bir onarım servisi tarafından orijinal yedek parçalar ile onarıldığında herhangi bir problem yaşanmıyor. Parçalar eğitimli uzmanlarca orjinalleriyle değiştirildiği için aracın servis geçmişi ve detaylı tramer dökümünü incelediğiniz takdirde burada hangi parçaların değiştiği görülebiliyor. Fakat bu parçaların değiştirilmeyip onarım yoluna gidilmesi durumunda tespit biraz daha zorlaşıyor.

Ön torpido ve direksiyon bölümü çok titizlikle incelendiğinde onarımların tespiti kısmen de olsa mümkün oluyor. Airbag kontrolünün sökme takma işlemi yapmadan tamamlanması mümkün olmuyor. Bu konuda yetkili servisler dışında yapılacak en küçük yanlış müdahalenin ölümcül sonuçlara neden olacağını bilmemiz sebebiyle OBD taraması esnasında ve görsel kontrollerimizde şüphe edilen bir bulguya rastlamamız durumunda müşterilerimize bilgi vererek yetkili servis kontrolü yapılmasını öneriyoruz" dedi. 

KİLOMETRE DÜŞÜRME HALA ZİRVEDE

En çok karşılaşılan hadiselerin başında parça değişimi ve kilometre düşürme konuları olduğunu belirten Ayözger, "İkinci el araç satış değerini doğrudan etkileyen boyanan veya değişen parça konusunun bertaraf edilmesi amacıyla, kaza yapan araca aynı renkte çıkma parçaların takılarak alıcıya orijinal iddiasıyla satılmaya çalışılması en sık karşılaştığımız vakaların başında yer alıyor. 

Kilometre düşürme maalesef hala en çok başvurulan yöntemlerin başında yer alıyor. Ekspertiz esnasında tespit edilemeyeceği düşünülerek, ekspertiz öncesinde araca katkı yapılarak motor arızalarının gizlenmeye çalışması ve ciddi soruna sebep olabilecek durumların küçük onarımlar yapılarak aracın satılmaya çalışılması da karşılaştığımız diğer önemli konular olarak öne çıkıyor" dedi. 

Ayözger, ekspertiz hizmeti alacak vatandaşların kurumsal, güvenilir ve TS 13805 hizmet yeri yeterlilik belgesi olan bir işletme tercih etmelerini tavsiyesinde bulundu. 

EKSPERTİZ SONRASI SORUNLAR İÇİN HANGİ YOLLAR İZLENMELİ?

Ekspertiz sonrası yaşanacak mağduriyetlerle ilgili de bilgi veren Ayözger, "Ekspertiz hizmeti aracın mevcut durumunun tespitini içerir ve anlık sonuçlar ortaya koyar. Ekspertiz esnasında bulunmayan ve sonradan ortaya çıkan arızalar için ekspertiz firmaları garanti veremez. Ekspertiz esnasında tespit edilemeyen ve araçta mevcut olan arıza ve hasarlar konusunda tüketicilerin karşılarında muhatap bulabilmeleri gerekliliği yadsınamaz bir gerçektir. Konu hakkında detaylı inceleme yapıp ekspertiz merkezi kaynaklı bir mağduriyetin tespit edilmesi halinde bunun yükümlülüklerinin ekspertiz merkezi tarafından yerine getirilmesi gerekir. Tüketicilerin mağduriyetlerinin devam etmesi halinde tüketici mahkeme heyetlerine başvurmalarını önerebilirim. Müşterilerimize sunduğumuz 3 ay, 6 ay ve 12 aylık Garanti Ürünlerimiz ile ekspertiz hizmeti sonrasında oluşabilecek arızaları garanti altına alıyoruz" açıklamasını yaptı. 

Pilot Garage Oto Ekspertiz Genel Koordinatörü Cihan Emre de, iki farklı aracın birleştirilmesi gibi durumların son zamanlarda çok sık görüldüğünü belirtti. 

Emre, "Son zamanlarda çokça rastladığımız ve tüketicinin alım yaparken çok dikkatli olması gereken bir durum. İkinci el otomobil piyasasında fiyatların artması ve ikinci el aracın bir yatırım emtiası olarak görülmesi, birçok illegal durumu da maalesef beraberinde getiriyor. Haliyle ikinci el sektöründe önemli roller üstlenen bizim gibi firmalara da konuyla alakalı büyük sorumluluklar düşüyor. İkinci el araç almadan önce ekspertize gelmek bir gereklilik" dedi. 

"KAYNAK İZLERİ MUTLAKA KALIR"

'Birleştirilmiş araçtaki en önemli gösterge kaynak izleridir' diyen Emre, "Birleştirilmiş araçlarda farklı iki araç birbirine kaynak yapılarak birleştirilir. İşlem ne kadar mükemmel olsa da kaynak izleri mutlaka belli olmaktadır. Özellikle farklı renklerden monte edilen araçlarda sonradan yapılan boya sebebiyle mikron farklılıkları tespit edilmektedir" değerlendirmesinde bulundu. 

Bunun gibi başka karşılaştıkları araçlar da olduğunu belirten Emre, "İstanbul’da şubemize gelen lüks marka bir araç gerçekten bizi çok şaşırtmıştı. Araç bir kaza sonucu perte çıkartılmış ve karoserin her parçası işlem ve değişim görmüş. Fakat öyle bir işçilikle yapılmış ki anlamak için saatlerce aracı incelemek gerekti. Küçük bir vida değişimi sebebiyle durumdan şüphelenen ekibimiz buradan yola çıkarak aracın tüm geçmişine ulaşmayı başardı. Bizim için gerçekten farklı bir tecrübeydi" dedi. 

KM DÜŞÜRME VE HAVA YASTIĞI

Araç fiyatlarının artmasıyla yeni hilelerin ortaya çıktığını ancak kilometre düşürmenin ve hava yastıklarının hala en çok rastlanan hileler olduğunu belirten Cihan Emre, ikinci el araç alacak vatandaşların kesinlikle ekspertiz yaptırmaları gerektiğini, ekspertiz firmaları arasında ise çok kapsamlı kontrol yapan, TSE belgeli kuruluşların tercih edilmesinin önemli olduğunu belirtti. 

Emre, şimdiye kadar karşılaştıkları en ilginç vakanın hava yastığı patlamış bir aracın airbag kutusuna bebek zıbını doldurmaları olduğunu söyledi.

https://www.ntv.com.tr/otomobil/kazali-otomobil-oyunu-ekspertizde-en-cok-karsilasilan-hileler-neler,sIU4fKP_aEGcid7moyJv1A

Ödeme emrinde alacaklının adresinin yanlış yazılması!


T.C.

Yargıtay

12. Hukuk Dairesi

Esas No:2006/21529

Karar No:2006/24515

K. Tarihi:22.12.2006

İtiraz

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

İİK.nun 58/1.maddesine göre takip talebinde alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı, vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerinin yazılı olması ve aynı kanunun 60/1.maddesine göre de alacaklı ile ilgili bu bilgilerin takip talepnemesine uygun olarak ödeme emrinde de gösterildiği gerektiği belirtilmiş bulunmaktadır.

Ayrıca, alacaklı takibini bir vekil vasıtası ile yapmakta ise takip talebinde ve ödeme emrinde ayrıca vekilin adı, soyadı ve adresinin gösterilmesi takip talebine vekaletnamenin aslı ve onanmış bir örneğinin eklenmesi gerekir.

Somut olayda, takip alacaklı adına vekil tarafından yapılmış ve takip talebine eklenen vekaletnamede alacaklının adresi belirtilmiştir. Alacaklının vekaletnamede belirtilen açık adresi takip talebine yazılmış ise de, ödeme emrine hatalı olarak yazıldığı görülmüştür. Bu suretle dosya içeriğine göre, alacaklı asilin açık adresinin gerek takip talebinde ve gerekse de, vekaletnamedeki adresten öğrenme imkanı olan borçlunun, açıklanan eksik nedeniyle zarara uğrayacağı düşünülemez. Yasada öngörülen bu bilginin her zaman tamamlanması mümkün olup, ödeme emrinin iptali nedeni olarak kabul edilemez. (HGK.nun 23.06.2004 tarih ve 2004/12-356 - 379 sayılı kararı)

O halde, Mahkemece, borçlunun sair itirazları incelenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Aktif ve Pasif Husumet Yokluğu Nedir?


Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda "sıfat" olarak tanımlanmakta ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunlu bulunmaktadır. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait bulunmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup, bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. 

19 Kasım 2020 Perşembe

Yargıtay'dan su sızma kararı!


Komşuların arasını açan su sızma tartışması Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin son kararıyla yeni bir boyut kazandı. Üst kattaki komşusunun balkon ve banyosundan sızan su sebebiyle büyük mağduriyet yaşayan vatandaş, önce diyalog yolunu seçti.

Komşusuna, evinde zarar meydana geldiğini, gerekli tadilatı yaptırması gerektiğini dile getiren mağdur apartman sakini, komşusunun soruna kulak asmaması sebebiyle Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yolunu tuttu. Üst kat komşusu 11 numaralı daire sahibinin, balkon ve banyosundan gelen sızıntılar nedeniyle dairesinin zarar gördüğü, zararların tespiti için Sulh Hukuk Mahkemesi 'ne başvurarak tespit yaptırdığını bu nedenle verilen zararların toplamı 1.168 TL maddi tazminat ile bin TL manevi tazminata hüküm edilmesini talep etti.

1.Asliye Hukuk Mahkemesi; açılan maddi tazminat talebinin 850 TL'sinin kabulü ile dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının istemiş olduğu manevi tazminatın tamamının reddine hükmetti.

Tarafların temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, yargılamada görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle hükmü bozdu. Asliye Hukuk Mahkemesi görevsizlik kararından sonra yargılamaya devam eden 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın kabulü ile; 1.168 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacıya ait balkon ve banyodaki rutubetlerin, dökülmelerin ve kararmaların davalının dairesinden kaynaklandığı anlaşılmakla davalının balkonunu doğrama korkulukları ile balkon çıkıntısı arasındaki kılcal boşlukların su geçirmez likit izolasyon malzemeleri ile dolgusunu yaptırmasına, bu işlem için davalıya 1 iş günü süre verilmesine hükmetti.

Davalının dairesinin banyosunda bulunan küvetin sökülerek seramik kaplamaların ve derzlerin yenilenmesi ve daha sonra akrilik küvetin monte edilmesi için davalıya 2 iş günü süre verilmesine karar verildi. Hüküm davalı tarafından temyiz edildi.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Tazminat kararını yerinde bulan Daire; alt kattaki dairede oluşan tadilatın da suyun sızdığı daire sahibince yaptırılması gerektiğine hükmetti. Daire, mahkeme kararını oy birliği ile onanmasına hükmetti.

https://www.milliyet.com.tr/gundem/yargitaydan-su-sizma-karari-daire-sahibi-tazminat-odeyecek-6341907

SU SIZINTISI NEDENİYLE BAĞIMSIZ BÖLÜMDE OLUŞAN HASARIN TAZMİNİ TALEBİ!


T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/3527

K. 2002/4604

T. 24.4.2002

• SU SIZINTISI NEDENİYLE BAĞIMSIZ BÖLÜMDE OLUŞAN HASARIN TAZMİNİ TALEBİ ( Pasif Husumet )

• APARTMAN YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞININ TAZMİNAT DAVASINDA DAVALI GÖSTERİLEMEMESİ ( Su Sızıntısı Nedeniyle Uğranılan Zarar )

• YÖNETİM KURULUNUN KAT MALİKLERİNİ TEMSİL YETKİSİNİN BULUNMAMASI ( Su Sızıntısı Nedeniyle Kat Malikinin Açtığı Tazminat Davasında )

• KAT MALİKİNİN SU SIZINTISI NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Apartman Yönetimine ve Yönetim Kuruluna Karşı Dava Açılamaması )

• TAZMİNAT DAVASINDA PASİF HUSUMET ( Bağımsız Bölümdeki Su Sızıntısı Nedeniyle Uğranılan Zarar İçin )

634/m.18, 19, 38

ÖZET : Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığı gibi, yönetim kurulunun da tazminat davasında kat maliklerini temsil yetkisi bulunmamaktadır. Davacı ancak, bağımsız bölümünde hasara neden olan su sızıntısının kaynaklandığı bağımsız bölüm malikini ya da sızıntı ortak tesislerden geliyorsa tüm kat maliklerini ( ve/veya onların bağımsız bölümlerinden sürekli bir biçimde yararlanan kişileri ) dava ederek, zararının tazminini isteyebilir.

DAVA : Dava dilekçesinde 1.230.000.000 TL. zararın faiz ve masraflarla birlikte davalılardan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı K…. vekili Av.Ö... K.... tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, anayapının üst katlarından gelen su sızıntısı nedeniyle müvekkilinin bağımsız bölümünde oluşan 1.230.000.000 TL. tutarındaki hasar bedelinin tahsilini istemiş, davalı olarak Mustafa D. ile Apartman Yönetim Kurulu Başkanlığı adına R. Y’ı göstermiştir.

Mahkemece, davacının bağımsız bölümünde oluştuğu ileri sürülen hasar ile buna neden olan su sızıntısının nereden ( bir bağımsız bölümün iç su tesisatından mı, yoksa -tespit bilirkişisi raporunda belirtildiği üzere- ortak su tesisatından mı ) kaynaklandığı konusunda herhangi bir araştırma ve özellikle taşınmazın yerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan, ayrıca davalı gösterilen kişilerin sıfatları ve anataşınmazla bağlantıları (anayapıda Kat Maliki olup olmadıkları ya da bağımsız bölümlerden birinde kira sözleşmesine, oturma hakkına veya başka bir nedene dayanarak sürekli bir biçimde yararlanıp yararlanmadıkları ) saptanıp, dava konusu hasarın oluşumunda ne gibi katkı ve kusurlarının bulunduğu belirlenmeden, salt dava öncesinde yapılan tespitteki bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulü ile istenen hasar tutarının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Dava dilekçesinde davalı Mustafa D’nun anayapının 10 Nolu bağımsız bölümünde oturduğu bildirilmiş ise de, dosyaya getirtilen tapu kaydına göre anataşınmazda kat maliki olmadığı gibi, anılan bağımsız bölümde sürekli oturup oturmadığı, ayrıca davaya konu hasarın oluşumundaki katkısı ya da ilişkisinin ne olduğu saptanmadan aleyhinde hüküm kurulmuş ise de, adı geçen davalının temyizi bulunmadığından bu hususlar inceleme dışı bırakılmış ve dolayısıyla bozma konusu edilmemiştir.

Ancak; Davacı, üst katlardan akan su sızıntısı nedeniyle bağımsız bölümünde oluşan hasarın giderimini, apartman yönetim kurulu başkanlığını da dava ederek istemektedir. Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığı gibi, Yönetim Kurulunun -böyle bir davada- kat maliklerini temsil yetkisi de bulunmamaktadır. Davacı ancak bağımsız bölümünde hasara neden olan su sızıntısının kaynaklandığı bağımsız bölüm malikini ya da sızıntı ortak tesislerden geliyorsa tüm kat maliklerini ( ve/veya onların bağımsız bölümlerinden sürekli bir biçimde yararlanan kişileri ) dava ederek, zararının giderimini isteyebilir. Davalı gösterilen apartman yönetim kurulu başkanı Rifat Y, tapu kaydı içeriğine göre anataşımazda kat maliki olmadığı gibi, bağımsız bölümlerin birinde sürekli oturup yararlanan bir kişi konumunda olduğuna ilişkin dosya içinde herhangi bir belge ve bilgi de bulunmamaktadır.

Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetildiğinde davalı Apartman Yönetim Kurulu Başkanı R. Y. dava konusu hasarın gideriminden sorumlu tutulamayacağından hakkındaki davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.